Friday 19 June 2015

2015 Seçiminde Neler Oldu?

2015 genel secimi yapıldı. Secim surecinin dumanı yavaş yavaş dağılmaya başladı çok şükür. Simdi secimden çıkan sonucu “seçmen sunu söyledi, su mesajı verdi” diye yorumlamak kaldı. Bu da artık biz seçmenlerin isi değil. Yorumcuların isi. Kolay gelsin onlara da.

Siyasetçilere de, çıkan sonuçtan hükûmet çıkarma işi kaldı ki, pek de kolay iş değil onlarınki. Herkesin aklında olan, “biz hükûmete girersek bir sonraki secimde ne kazanır ne kaybederiz” sorusu var. Yani koalisyona girip ülke için şunu, bunu yaparız dan ziyade partimiz bundan nasıl etkileni sonraki secimde. Kimi desteksiz verdiği sözleri nasıl gerçekleştireceğinin hesabını, bu sözleri nasıl tutturacağını kara kara düşünüyor, kimi de daha fazla sorun nasıl çıkar da biz köşede “bakin iste yapamıyorlar, dedik size yapamayacaklarını bakin iste yapamıyorlar” in hesabını. Neyse kolay gelsin hepsine. Sokaklarda gurultu çıkararak yapılmayacağına göre, oturup beklemek gerek.

Bu yıl yapılan 2015 genel secimin sonucu Türkiye’yi başka bir gerçek ile yüzleşmek zorunda bıraktı. “KÜRT yoktur, onlar aslında dağ TÜRK leridir ama kendileri de bilmiyor” sözlerinin secim sonucu olarak yalanlandığı bir secim oldu. Elbette ayni zamanda “KURT partisi yoktur, bakin biz %50 den fazla oy alıyoruz. Zaten onların aldığı oylarda silah zoruyla verilen oylar” saçmalığının resmi olarak yalanlandığı sonuçtur da. Bir başka sonucu da “biz sizin Ortadoğu da tek kardeşiniziz, başka kim var ki, bir sorunla karşılaşırsanız tek kurtarıcı Türkiye’dir” lafının bir saçmalıktan ibaret olduğunum ispatidir. Bir başka sonucu “biz din kardeşiyiz, bugüne kadar basa gelip din kardeşliği temelinde yapmadığımız yardımı ve kardeşliği, yönetime gelemediğimizdendir. Yoksa Cumhuriyet tarihi boyunca başınıza ne geldiyse bizde benzerini çektik. Bunların tüm sorumlusu KEMALIZM dir. Yoksa biz basta olduğumuzda size bunlar asla yapılmazdı” lafının bir saçmalık olduğunun ispatlanmasıdır. Bir başka sonucu, “ biz yol yaptık, SGK reformları yaptık, daha ne yapalım. Zaten diğerleri olsaydı bunları rüyanızda görürdünüz, zaten bizden başkasına oy vermezsiniz” kibirinin ters tepebileceğinin ispatlanmasıdır. Sonuçları çoğaltmak mümkün. Kimine katılırsınız kimine katılmazsınız. Herkesin değerlendirmesi başka.

Ama benim üstünde durmak istediğim sonuç,- ki bu sonucun konjonktürle ve geçici olduğuna inanmıyorum- AKP ve özelde Erdoğan ın, “Cumhuriyet kurulduğu 1923 ten bugüne kadar ne çektiyse sorumlusu olarak TÜRK İslamcılarını görmeyen KÜRT İslamcılarına, İslam kardeşliğinin bir hayalden ibaret olduğu, islam kardeşliği gibi hayalin gerçek olmadığı, Kürtler sıkıştıklarında, TÜRK İslamilerinin Türk KEMALİST lerin den bir farkının olmadığı, KÜRTLERİN MÜSLÜMAN olup olmadığının önemli olmadığı, KÜRT olmanın KEMALİZM de olduğu gibi ISLAMCILARI nezdinde de makbul olmadığının” ispatlanmasıdır.

Bu güne kadar TÜRK İSLAMCILARININ KÜRT İslamcılarına söylediği şu cümle bir realite olarak görülüyordu. “Evet, Cumhuriyet döneminde çok çektiniz, ama bizde çektik. Eğer yönetimde biz olsaydık İSLAM KARDEŞLİGİ temelini esas alır böyle şeyler asla başınıza gelmezdi. Zaten İSLAM böyle şeylere müsaade etmez” sözleri idi. Kürtler bu söyleme samimiyetle inanıyorlardı. “ISLAM KARDESLIGI, ayni UMMET e tabii olmak, olması gereken uygulamaydı. Bu yöntemleri Türkiye’de  İslamcıları hiç kullanmadılar. Başa gelseler asla kullanmazlar” dı. Dolayısıyla dini referansları olan iktidar böyle şeyler yapmazdı.

Kendilerine KÜRT milliyetçileri, okumuşları ne kadar ısrarla söylese de inandırılmaları mümkün olmuyordu. “nasıl olur, İslam’da milliyet, irk yok ki” diye düşünür ve söylemlere itibar etmezlerdi. O yüzdendir ki KÜRT partisi bu kadar mücadele etmesine rağmen TÜRK İSLAMCISI parti kadar oy alamıyordu Kürtlerden. Alması da mümkün değil.

Ama sağ olsun AKP ve özelde ERDOGAN, özellikle KOBANI savaşı sırasında, öncesinde ve sonrasında Kürtlerin düşündüğü bu hayalin gerçek olmadığını, İSLAM KARDEŞLİĞİ gibi dini söylemlerin gerçek olmadığını,  Kürtlere yasayarak ispatladı. Bunda tabii ki teknolojinin geldiği düzeyin etkisi yadsınamaz. Çünkü olaylar 1920 lerdeki gibi söylemlerden ibaret değil artık, yapılanlar-yapılmayanlar, yapılanların amacı ve sebebi-yapılmayanların amacı ve sebebini toplumlara ulaştırmak artık çok kolay. Yani açıkçası KÜRT birliğine doğru adımları AKP ama özel olarak ERDOGAN a borçludur KÜRTLER. Bu konuda Tayyip Erdoğan’a teşekkür etmek lazım. “Biz söylüyorduk ama inanmıyorduk, senin yardımın olmasaydı asla gerçekleşemezdi” dememiz lazım. Yoksa HDP nin aldığı oyların, Demirbaşın -çok başarılı- secim surecine -ki bu güne kadar benzer secim kampanyaları yapıldı ama sonuç hiç bu kadar başarılı olmadı- söylemlerine bağlamak, hele hele CHP li seçmeninin ödünç oylarına bağlamak –ki CHP nin sanki normaldi oyları sanki %35-%40 veya üstüydü de bugünkü sonuçla arasındaki farkı HDP ye verdiler-, kendi aldığı sonucun analizini yanlış yapmaktan başka bir şey olmayacaktır.  HDP nin aldığı oyların artışının YEGANE sebebi, KÜRT İslamcılarının, MÜSLÜMAN olmanın MAKBUL olmaya yetmediğini, KÜRT olduğunuzda, TÜRK İslamcıları ile TÜRK KEMALISTLERI nin ayni olduğunu ispatlanmasıdır. Yani ben KÜRT olduğunmda, KEMALİSTİ için ne isem İSLAMCISI içinde oyum. Bunu KÜRT milliyetçileri asla inandıramazlardı. Bunu sadece TÜRK İSLAMCILARI ispatlayabilirlerdi. İSPATLADILAR SAĞ OLSUNLAR.

Ve bu sadece AKP ve ERDOGAN ile sinirli kalmadı KÜRTLER nezdinde. AKP ve ERDOGAN ile kavga hatta savaşta olmasına rağmen CEMAAT de bunu ispatladı.  Kobaniye saldıran IŞID için Fethullah GÜLEN den bir İSLAMİ destek görmediler savaşı kazanacakları ve IŞİD in KOBANI den çıkarılacağı belli olana kadar. Sokaktaki Müslüman Türk olan insanın da aslında IŞID in KOBANI ye saldırısını onayladığını gördü. Kürtleri sıkıştıracaksa, tarihin gördüğü en BARBAR insanların desteklendiğini gördü KÜRTLER yasayarak.

Bütün bu ispatlamalar Türkiye’de ki KEMALİST SÖYLEM veye İSLAM KARDEŞLİĞİ temelinde KARDEŞLİĞİN gerçek olmadığının ispatıdır. Ancak bunun bir de Uluslar arası boyutu var ki o da bir başka fiyasko olmuştur Türkiye açısından.

Bu güne kadar, KÜRTLERİ tanımayı KÜRT den duyma imkânı pek olmadı uluslararası camianın. KÜRTün ne ve nasıl olduğunu ya TÜRK, ya ACEM yada ARAP tan duydu. Barbar gerici olarak tanıtıldılar. Kadınlara hiç saygı göstermeyen, birkaç kadınla evlenen (bu gerçek ama yapan sadece KÜRTLER yapmıyor neredeyse tüm İSLAM coğrafyasına yapılıyor), insan hakları, modern çağ anlayışı asla olmayan, karşısındakini hiç saygı göstermeyen, vs diye tanıtıldı.

Ve ayrıca İSLAM dünyası açısından laik, ılımlı ve makbul sayılan İslam ülkesi olarak Türkiye gösterilirdi. İslam coğrafyasına, -İSLAMİ yönetime sahip olsalar bile- TÜRKİYE gibi laik, başka kişi ve dinlere toleranslı olmaları gerektiği, -dinin dışarda bilinen yönü yerine- Türkiye deki gibi mezhebi veya dini yada vahşi olan yönünü almak yerine sadece ibadet tarafını almaları gerektiği, başkalarının inanışlarına Türkiye de olduğu gibi karışma ve zorlamaları olmamaları gerektiği telkin edilirdi. İslami temelli liderlerin bile -başkalarını karışmadığı sürece- olabileceği bunun en güzel örneği nin T. Erdoğan olduğu gösterilirdi. Ancak bu okumalarında İngilizce de ki -wishful thinking- yani gönlünden geçenler olduğunu ispatladı T. Erdoğan ve daha genelde TÜRKİYE. Gönlünün islami sistemde olduğu, böylesi barbar gruplara bile yardım edebileceği ispatlandı. Ayrıca Dünya kamuoyuna, bu güne kadar KÜRTLER hakkında duydukları pek çok şeyin gerçek olmadığını, Kürtlerin barbar olmadıklarını, aslında Ortadoğu’nun en modern kavmi olmasalar bile bu güne kadar  kendilerine anlatılanların gerçek olmadığını da ispatladı. Kadın erkek eşitliğinin aslında KÜRTLERDE olduğunu, İŞİDE karşı kadın ve erkeklerin aynı safta savaştığını, öldüğünü, dinilerinin İSLAM olabileceğini ama böylesi barbarlığa karşı hiçbir yardım almamak riskine rağmen başlatabileceğini ispatladı. Yani LAİK ve MODERN dediklerimizin gerici, ama gerici diye bildiklerimizin aslında MODERN olduklarını gördü bütün dünya.

İŞİD e yardım giderken Türkiye den -ki bu artık tümüyle gizlenemez gerçektir- yardımı sadece T.Erdoğan yapmıyordu  tek başına Erdoğan veya aynı anlayışta sınırlı sayıda birkaç kişi, Tayyip Erdogan ve sınırlı sayıdaki kişileri çok aştı, modern olduğu bilinen ve doksan yıldır var olan ordunun da bunu yapabileceğini ispatladı, yani  kişisel olarak yapmıyordu. Laik ve modern olduğu bilinen ordu hala duruyordu Türkiyede.

Dolayısıyla HDP nin 2015 seçim başarısı, Kürt oylarının artışının en belirleyici sebebi KOBANİ savaşı olmuştur ve bu değişimin konjonktürel/geçici olduğu kanısında değilim. 7 Haziran 2015 ten sonra tarih başka türlü yazılacak. Bunu da sadece islamcı Türkler yapabilirlerdi, yaptılarda. Bu sonuçlara rağmen HDP nin alması gereken toplam KÜRT oylarının %50 belki de altını aldığını düşünüyorum.



M.TUNG